Gülüş tasarımı nasıl olmalı? Gülüşünden şikayetçi olan ya da ağız ve diş yapısında birtakım sorunlar yaşayanlar gülüş tasarımının nasıl sonuçlanacağını ve sürecin nasıl ilerleyeceğini merak eder. İyi bir gülüş elde etmek ve bunu korumak için estetik diş hekimliğinin imkanlarından yararlanmak gerekir. Diş estetiğinin sağlanması için tedaviler çok çeşitlenmiştir ve birçok problem artık çözülebilmektedir. Güzeli yani ise tedavilerin bu tedavilerin sonuçlarının yaklaşık olarak ve tedavi öncesinde hastaya gösterilebilmesidir.
Gülüş tasarımı nasıl olmalı konusunda eklemek gereken ilk detay öncelikli olarak diş ve diş eti sağlığınızın varsa sorunlar tedavi edilerek düzeltilmesi gerektiğidir. Estetik diş hekimliğinde klasik tedavilerle aynı uygulamalar kullanılır. Gülüş tasarımı tedavilerinde bu uygulamaların hastanın estetik görünüşüne en fazla katkı sağlayacak şekilde değerlendirilmesiyle klasik tedavilerden ayrılır. Bilgisayar destekli dijital diş hekimliği uygulamaları ile de tedavi başlanmadan sonuca en yakın görüntüde fikir edinmek, tedavinin seyrine karar vermek mümkündür.
Gülüş Tasarımı Nasıl Olmalı?
Gülüş tasarımında kullanılan tedaviler ve uygulamalar hastadan hastaya değişiklik gösterir. Her hastanın gülüşünde kusurlu bulduğu ve diş-diş eti sağlığındaki rahatsızlıklar farklıdır. Örneğin diş etlerinin gülüş esnasında çok ön plana çıkmasından ve diş etlerinin renginden şikayetçi olanlar için öncelikli tedavi pembe estetik uygulamalarıdır. Pembe estetik uygulamalarında dişlerin beyaz kısmı ile diş etlerinin pembe kısmının oransal bir ilişki içerisinde olması sağlanır. Diş ve diş etinin renk tonu ve görünümü birbirinin aleyhine öne çıkmamalıdır. Pembe ve beyaz yani dişeti ve diş birleşimin sağlıklı olması çok değerlidir.
Aynı şekilde diş etlerinde bir çekilme ya da renk değişimi söz konusu olduğunda ağız ve diş yapısı estetiğini kaybeder. Dişlerin olması gerekenden kısa görünmesine neden olur. Diş etinin öne çıktığı bireylerde, dişler genel itibarıyla daha kısa görünür. Ayrıca eğer dudaklar da inceyse gülüş hattı, bundan olumsuz olarak etkilenir.
Gülüşüne estetik bir görünüm kazandırmak isteyen hastanın ihtiyaçlarına göre bonding (kompozit), gingivektomi, gingivoplasti, laminate veneer (yaprak porselen), lamine, ortodonti, tam seramik kronlar, vestibuloplasti, zirkonyumlar kullanılan diğer tedaviler olarak sıralanabilir.
Gülüş tasarımı tedavileri ile ağız-diş sağlığınızdaki problemlere estetik görünümünüzü de olumlu etkileyecek şekilde çözüm getirebilirsiniz. Özel lazer cihazlar ya da elektro cerrahi metodu ile diş etleri normal düzeyine ulaştırılabilir. Yukarıdan aşağıya doğru çekilen diş etlerinin fazla öne çıkması ve dişin kök kısmını göstermesi önlenir. Böylece harika bir diş yapısına sahip olursunuz, dişleriniz gereğinden uzun görünmez. Pembe estetik ya da gülüş tasarımı uygulaması diş etinin cebine ya da diş kemiğine yapılan müdahalelerle de gerçekleştirilebilir. Gülüş tasarımı nasıl olmalı, sorusunun yanıtını merak edenler görmüşlerdir ki diş ile diş etinin oransal olarak belirli bir düzeyde olması gerekir.
Gülüş Tasarımı Nasıl Planlanır?
Gülüş tasarımı çalışmasında önemli olan hastanın isteğidir. Hasta ile hekim, bir araya geldiklerinde belli bir plan üzerinde anlaşırlar. Başlangıçta artılar ve eksiler çok detaylı konuşulmalıdır, tedavi sınırları net olarak verilmelidir. Çene yapısı ve ya ciddi diş eti kayıpları gibi müdahalesi mümkün olmayan sınırlar da olabilmektedir. Bundan sonra da uygulamaya geçilir. İlk olarak diş eti sağlığı gerekli seviyeye getirilir ve işlemler sıralanır. Tedavi süresi tek seans ve çok seans olabilir. Yapılacak işlemlere göre tedavi süresi belirlenecektir.
Gülüş Tasarımında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Dişinizin istediğiniz beyazlıkta olması çok önemlidir, dişin daha açık renk olması dişlerin sağlıklı olduğuna işaret eder. Lazer veya kimyasal aktivasytonlu sistemler kullanılarak dişler, 1 ya da 2 seansta beyazlatılabilir.
- Konuşurken yalnızca alt dişlerinizin görünmesi ve üst dişlerinizin görünmesi arasındaki dengesizlik gülüş hattına zarar verir. Üst kesici dişlerin 1 ya da 2 mm’lik kısmı, alt dişlerin kesici kenar uçlarının görünmesi lazımdır. Bu ağız ve diş yapınıza zarar vermez.
- Gülüş tasarımı nasıl olmalı? Çenenin arka bölgesinde yer alan dişlerin çekilmesi neticesinde oluşan diş boşluklarının tedavi edilmesi lazımdır. Eğer bu bölge tedavi ettirilmezse kemik erimesi meydana gelecek, çevredeki dişlerin boş olan yerlere kayması gibi bir sonuç oluşacaktır. Uzun vadede okluzyon dediğimiz çene kapanışınızın bozulması; diş kayıplarına bağlı görülen büyük bir problemdir. Tüm sağlık alanlarında olduğu gibi bu konularda da erken müdahaleler çözümleyici olacaktır.
- Yuvarlak hatlı dişler kadınsı, köşeli ve orta genişlikteki dişler ise erkeksi değerlendirilebilir. Planlama sırasında ve ağız içi provalarda görülerek karar verilecektir.
- Dişleriniz zaman içerisinde aşınabilir. Dişlerinizi gıcırdatıyorsanız ya da fazla sert yiyecekleri dişlerinizle kırmaya çalışıyorsanız diş yapısı bundan zarar görür. Dişlerin boylarının kısalması gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşma olasılığı vardır. Bunun için asitli, fazla sert yiyecek ve içeceklerden uzak durmalı, diş gıcırdatmaları için gece plağı kullanılmalıdır.
- Dişlerinizin çapraşık olması, diş etlerinizin görünme oranı da gülüş estetiğine zarar verir. Güzel bir gülüş esnasında yaklaşık 10 dişinizin öne çıkması gerekir. Bunun dışında estetik bir gülüş için üst çenenin dar, dişlerin geriye yatık olmaması da gerekir.
- Gülüş tasarımı nasıl olmalı? Yüz simetrisi de gülüş tasarımında önemlidir. Alnın orta noktası, burun ve çene ucu aynı düzlemde olmalıdır. Eğer bu üç nokta aynı düzlemde değilse gülüşünüz estetik olmayabilir. Dişlerimizin ortasından geçen bu hat özellikle üst çene için çok kritiktir. Estetik algının büyük kısmı üst orta hat ile çözülebilir. Alt orta hat ayarlanamayacağı durumları daha çok görmekteyiz ve bu durum ciddi kayıp oluşturmaz.
Gülüş Tasarımı Fiyatları Ne Kadar?
Bu tarz estetik ve tasarım gerektiren tedavilerde detaylı muayene, röntgen ve gülüş analizleri yapılmadan fiyat verebilmek mümkün değildir. TDB 2019 ve TDB 2020 rehber fiyat tarifelerindeki tedaviler yol gösterici olabilmektedir.
